Vesayet nedir?
Vesayet Türk medeni kanunun üçüncü kısmında düzenlenmiştir. Buna göre kısıtlıların ve velayet altında olmayan küçüklerin çıkarlarını korumak için kanun koyucu tarafından düzenlenmiştir. Vesayet kurumuyla kanun koyucu, zayıfları ve muhtaç duruma düşebilecek kişilerin mal varlıklarının korunması ve temsil edilmesini amaçlamıştır.
Kısıtlama nedeniyle vesayet davası (kısıtlılık) nedir?
Türk Medeni Kanunu’na göre kısıtlanma sebepleri, bireylerin kişisel menfaatlerini koruyamayacak durumda olmaları ve korunmaya ihtiyaç duymalarıyla belirlenmektedir. Kanunda belirtilen sebepler doğrultusunda, mahkeme kararıyla kısıtlanan kişilerin hak ve özgürlükleri korunmaktadır. Medeni Kanun, kısıtlanma durumunda kişilere vasi atanmasını ve gerektiğinde velayetin değiştirilmesini öngörmektedir. Bu düzenlemeler, bireylerin korunması ve haklarının güvence altına alınması amacıyla yapılmıştır.
Kısıtlanma sebepleri nelerdir?
Türk Medeni Kanunu’na göre kısıtlanma sebepleri şunlardır:
- Akıl hastalığı: Kişinin akıl sağlığının bozulması nedeniyle kişisel kararlarına uygun şekilde hareket edememesi durumunda kısıtlanma söz konusu olabilir.
- Zihinsel engellilik: Kişinin zihinsel kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle kendi menfaatlerini koruyamayacak durumda olması halinde kısıtlanma uygulanabilir.
- Sarhoşluk: Kişinin aşırı alkol veya uyuşturucu madde kullanımı sonucu geçici olarak kişisel kararlarını veremeyecek duruma gelmesi kısıtlanma sebebi olabilir.
- Benzeri haller: Türk Medeni Kanunu’na göre kısıtlanma sebepleri arasında yer alan “benzeri haller” geniş bir kapsama sahiptir ve belirli durumları kapsamaktadır. Bu durumlar genellikle kişinin kendi menfaatlerini koruyamayacak durumda olmasına ve korunmaya ihtiyaç duymasına dayanmaktadır. “Benzeri haller” kapsamına girebilecek durumlar arasında şunlar olabilir:
- Ciddi sağlık sorunları: Özellikle ileri derecede fiziksel sağlık sorunları veya kronik hastalıklar nedeniyle kişinin kendi bakımını sağlayacak durumda olmaması.
- Ciddi maddi sıkıntılar: Kişinin maddi durumunun kötü olması ve mali kararlarını doğru şekilde verememesi.
- Tehlikeli alışkanlıklar: Özellikle kumar bağımlılığı, madde bağımlılığı gibi tehlikeli alışkanlıkların kişinin hayatını ve geleceğini tehlikeye atması.
- İşlev bozuklukları: Kişinin günlük yaşam aktivitelerini yürütme yeteneğinin ciddi şekilde bozulması.
Bu gibi durumlar, kişinin kendi menfaatlerini koruyamayacak durumda olması ve korunmaya ihtiyaç duyması halinde kısıtlanma sebepleri arasında değerlendirilebilir. Mahkeme kararıyla bu kişilere vasi atanabilir ve velayet hakları değiştirilebilir.
Kişi kendi isteği üzerine kısıtlanabilir mi?
Kişinin kendi isteği üzerine vesayet altına alınabilmesi için yaşlılık, engellilik, deneyimsizlik, ağır hastalık gibi durumlardan birinin mevcut olması ve bu sebeplerden ötürü işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat etmesi gerekmektedir.
Vesayet organları nelerdir?
Vesayet organları üçe ayrılır: vasi, vesayet makamı ve denetim makamı.
Vesayet makamı, kısıtlının veya küçüğün yerleşim yeri sulh hukuk mahkemesi iken, denetim makamı yerleşim yeri asliye hukuk mahkemesidir.
Vesayet makamı, öncelikle kısıtlının eşi veya yakın hısımlarından bir ergin kişiyi kısıtlıya vasi olarak atar.
Kısıtlamadan dolayı vesayet davasının usulü nasıldır?
Vesayet davasının usulü, kısıtlamanın sebeplerine göre farklı adımlar içerir. Kişinin mahkeme tarafından dinlenmesi durumunda, savurganlık, alkol veya uyuşturucu bağımlılığı gibi sebeplerle kısıtlanma talebi değerlendirilir. Mahkeme, kısıtlanacak kişiyi dinledikten sonra kararını verir, çünkü kötü niyetli çevrelerden korunması önemlidir. Diğer kısıtlama sebeplerinde ise kişinin dinlenilmesi şart değildir. Akıl sağlığına dayalı kısıtlama kararları için resmi sağlık kurulu raporu gereklidir. Mahkeme, sağlık kurulu raporunu dikkate alarak kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir. Kısıtlama kararı kesinleştikten sonra, mahkeme tarafından ilan edilir. Bu ilanın ardından kısıtlama, üçüncü kişiler için geçerli olur ve bu süreç öncesinde yapılan hukuki işlemler geçerliliğini korur.
Kişiyi vesayet altına almak için ne yapılması gerekir?
Vesayet altına alınacak kişi için vesayet davası, kişinin ikamet ettiği yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesinde açılmalıdır.
Vasi kısıtlı adına bütün işlemleri yapabilir mi?
Türk Medeni Kanunu’nun 462. maddesinde belirtilen işleri yapabilmesi için vesayet makamının iznine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu işlemler şunlardır:
- Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve üzerlerinde ayni hak kurulması,
- Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve rehnedilmesi,
- Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,
- Ödünç verme ve alma,
- Kambiyo taahhüdü altına girme,
- Uzun süreli ürün ve taşınmaz kirası sözleşmeleri yapılması,
- Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslek ile uğraşması,
- Geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak şartıyla dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması,
- Mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması,
- Borç ödemeden aciz beyanı,
- Vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması,
- Çıraklık sözleşmesi yapılması,
- Vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi,
- Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi.
Türk Medeni Kanunu’nun 463. maddesinde ise vesayet makamının izninden sonra denetim makamının izni gerektiren haller şunlardır:
- Vesayet altındaki kişinin evlat edinmesi veya evlat edinilmesi,
- Vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması,
- Bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi, kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa girilmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olunması,
- Ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması,
- Mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması,
- Küçüğün ergin kılınması,
- Vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması.
Vasinin yapamayacağı işlemler var mıdır?
Evet, vasi mahkeme kararı ile atanmış bile olsa bazı yasak işlemler vardır. Vasinin gerçekleştiremeyeceği işlemler şunlardır: vesayet altındaki kişi adına kefil olmak, vakıf kurmak ve önemli bağışlarda bulunmak. Bu tür işlemler vasi tarafından yapılamaz ve mahkeme tarafından da onaylanmazlar. Vasi, vesayet altındaki kişinin çıkarlarını korumakla yükümlü olduğundan, riskli veya mali açıdan olumsuz sonuçlar doğurabilecek işlemleri gerçekleştiremez. Bu kısıtlamalar, vesayetin amacının ve koruyucu önlemlerin gerekliliğinin bir parçasıdır.
Vesayet altındaki kişinin mallarının satışı yapılabilir mi?
Vesayet altındaki kişilerin mallarını taşınır ve taşınmaz mallar olarak ayırarak bu soruya cevap vermek gerekir. Buna göre:
Taşınır malların satışı:
Taşınır malları açık artırma ile satılabilir. Malların satışı için vesayet makamının izni aranır. Kural olarak hâkim bu malların açık artırma yöntemiyle satılmasına karar verir ancak istisna olarak hâkim bu malların açık arttırma yoluyla değil pazarlıkla satılabileceğine de karar verebilir.
Taşınmaz malların satışı:
Taşınır mallarda olduğu gibi taşınmaz mallar da ancak vesayet makamının izniyle satılabilir. Bu satım işleminin yapılabilmesi için muhakkak vesayet altında bulunan kişinin menfaati gerekmektedir. Örneğin, kişinin eğitimi, sağlık harcaması, bakımı için bu taşınmazın satılmasının gerekli olması gerekmelidir. Vasinin şahsi ihtiyaçları için vesayet altında bulunan kişinin malları satılamaz. Bu işlem açık arttırma usulüyle yapılır. Vesayet makamı bunun için bir kişi görevlendirir. Görevlendirilen kişi ve vasi huzurunda açık arttırma yapılır. İhale sonucu ise vesayet makamınca onaylanır. Bu onama kararı kural olarak ihale gününden başlayarak on gün içinde verilir ve satış tamamlanmış olur.
Vasi tarafından malların satılabilmesi için mahkemeden nasıl izin alınır?
Malları satmak için vasi tarafından mahkemeden izin alınması gerekmektedir. Vasi, malları satmak için sulh hukuk mahkemesine başvurarak hangi malların hangi sebepten ötürü satmak istediğini ve bu talebi destekleyen delilleri sunmalı ve satışa izin davası açmalıdır. Sulh hukuk mahkemesi, vasi tarafından sunulan bilgileri ve delilleri değerlendirerek satışın uygun olup olmadığını ve vesayet altındaki kişiyi zarara uğratıp uğratmayacağını göz önünde bulunduracaktır. Mahkeme, somut olayın özelliklerine göre satışı uygun bulması halinde tamamen ya da kısmen malın satılmasına izin verebilir. Kısmi izin verilmesi durumunda mal, ihtiyaç duyulduğu miktar oranında satılırken tam izin verilmesi durumunda malın tümü satılabilir. Dava genellikle vesayet altındaki kişinin yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açılmalıdır, aksi takdirde hukuki süreç uzayabilir. Davanın kabul edilmesi için satış sebebi ve delillerin etkili bir şekilde sunulması önemlidir. Bu süreci başarılı bir şekilde yönetmek için alanında uzman bir avukatla çalışmanızı tavsiye ederiz.
Stj Av. Esra Benkhalifa